3 Nisan 2009 Cuma

Tükeniyorum Rabbim

Bugün email yoluyla okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Ben okuduğumda hıçkırıklara boğuldum, o kadar çok etkilediki beni hala ara ara okuyorum.
Bu günlerde biraz sıkıntı var içimde bu yazı çok iyi geldi. Gönderenden Allah razı olsun
.
.
.
Tükeniyorum Rabbim!
Tükeniyorum Rabbim! Yalnız kaldığımı düşünüp, varlığının her an, her noktada tezâhür ettiğini, beni devamlı koruyup gözettiğini, gönlümden geçenlere dahî cevap verdiğini unuttuğum zaman, “Rabbim” demeyi unuttuğum an tükeniyorum!
Diriliyorum Rabbim! Sana yaslandığım, Sana güvendiğim, Sen’inle başlayıp, Sen’inle devam ettiğim, tüm işlerimi Sana havâle ettiğim an! “Ne güzel Dost’sun” dediğim zaman diriliyorum.
.
.
.
Tükeniyorum Rabbim! Tüm sevdiklerimden; anne-babamdan, cânandan, ten kafesindeki cândan daha yakın olduğunu bilerek, ellerimi Sana açmayı, Sen’den netice, Sen’den çâre beklemeyi unuttuğum zaman! “Bu dertler neden bana?” dediğim an tükeniyorum.
.
.
.
Diriliyorum Rabbim! Havayı soluyup Sen’inle dolduğum, gözümü açtığımda Sen’i bulduğum, en sağlıklı irtibatı Sen’inle kurduğum, tüm dünya bana küsse de Sen’in dostluğunu ümid ettiğim an! “Kahrın da hoş , lütfun da hoş” dediğim zaman diriliyorum.
.
.
.
Tükeniyorum Rabbim! Hayat enkâzı altında kaldığımda, çekiç misâli zaman beynime vurduğunda... Hayal, ideal diye, küçük hedefler peşinde koştuğumda... Dünya meşgalesine dalıp, bir cenneti, bir azabı, bir de ölümü unuttuğumda... “Beni affet” demeyi azalttığımda tükeniyorum.
.
.
.
Diriliyorum Rabbim! Yandığımda Sen’inle söndüğüm, Seni hatırlayıp rûhumu güldürdüğüm, O sırlı gücünden kuvvet aldığım, Sen’inle yürüdüğüm, dua ederek Sen’inle konuştuğumda... İçimdeki tüm ırmaklar sana kavuştuğunda... Ruhum kitabın ve secdenle buluştuğunda… “Ya Rab, bırakma ellerimi” dediğimde diriliyorum. Yeniden cânlanıyor, cânıma cân katıyorum! Cânımda Sen’i buluyorum! Sen’inle huzur doluyorum!
.
.
.
Dirilişlerim, dostluğunun tercümesidir. Sen’i yâr bilişimin, yoluna serdâr oluşumun, sözlerinle hemhâl oluşumun işâretidir. Dirilişlerim, sana açılan tüm kapıların anahtarıdır... O kapılar önünde gösterebileceğim en güzel beraattır. Dirilişlerim, tüm yangınlardan firar edişim, sonu olmayan birtebessümdür! Ruhumun ebedî dosta, yegâne vuslata ilerleyişidir. “La ilâhe illallâh”,
.
.
.
Sen’den başka yok ilâh diyerek, kendimi Sana emânet edişimdir. Durdur tükenişimi. Kabul buyur dostluğuna. Dirilt beni Rabbim!..
.
.
AMİNNNN
(Alıntı)

29 Mart 2009 Pazar

Babanne ve dedemizin bize geldiği bir hafta sonu onları yeni keşfettiğimiz
bir yere kahvaltıya götürdük İzmir yolunda Ören'e yakın bir yer nefis açık büfe kahvaltı.
Ama gel görki benim zıp zıpdan bişey yiyemiyorsun, bahçedeki çocuk parkını bir gördü içeriye
girmem diye tutturdu. artık dönüşümlü ona bahçede bekcilik yaptık ve tabiki de
kahvaltı yaptırdık. İşte o günden kareler...........

Tuvaleti görmeden yapamazdık çünkü bir orası kalmıştı karıştırılmadık, alınır sonra
tuvaletcağız :)


Çoğu postda bahsettiğim gibi bu aralar fotoğraf çektirmekten hoşlanmıyor.
Zorla gönlünü yapınca da işte böyle sinirli sinirli bakıyor ( yerim senin ben asbiyetini de seni de)







Kahvaltıdan sonra alışveriş merkezine gittik Akçay'a. Burası oğlumun
en sevdiği yer , ilk defa o gün jetonlu oyuncakları çalıştırmak istedi.
Daha önceleri çalıştırmadan binerdi.

Çekiliiiinnn bre düşmanlar SARI MERT geliyor.


Daha sahilde gezdik denize taş attık, ayaklarımızı denize soktuk
ama foto yok çünkü ben çekmeyi unuttum :(

Artık eve gelip yorgunluktan bitap düşmüş sevimli yaramaz.
Bu arada bu oğlumun uyku modudur. Ama direnir 1 olmadan uyumaz
benim fındık faresi.
.
.
Asla sevmediğim şey evdeki eşyaların örtülmesiydi ama malesef
bende uygulamak zorunda kaldım her gün halı koltuk silemedim yani.
Evde her akşam vukuat var çünkü, ya çay dökülür ya kahve ya meyve suyu.

Burası Altınoluk yani yeşil ve mavinin birleştiği eşsiz beldelerimizden biri.
O kadar şanslıyız ki; bol piknik alanları , safariler, tekne gezintileri, uçsuz bucaksız plajlar
hepsi sanki burada aynı yerde toplanmış. Kışın sıcaklık en fazla -3 falan olur o da geceleri.
Kar olmaz ama illaki görmek istersen 5-6 km yol gidip kazdağı yada hanlarda eşsiz kar keyfi
yapabilirsin. Yani 4 mevsimi yaşanır bizim buralarda.



Dayı ve Mert

Daltonlar


Fotolar annenin kamerayı getirmeyi unutmuş olması sonucuyla
cep çekimi, e haliylede pek iyi değil. Bu Altınoluk kordonda bir balıkçının önündeki
kocan akvaryum. İçinde köpek balıkları ve vatoslar var.

Mert hızla cama doğru gelen dev vatosdan biraz korksada
sonra alıştı.


links

About This Blog

links

About This Blog

Blogger templates made by AllBlogTools.com

Back to TOP