31 Aralık 2008 Çarşamba

Vahşetttt

Günlerdir tv yi izlememeye çalışıyorum; gördüğüm bu insanlık dışı görüntüler beni kahrediyor. Biliyorum; çok üzüldüm ,kınıyorum,boykot ediyorum demek çok yetersiz ve gereksiz bunlarla vicdanımız rahatlıyormu sanki.
..............
Ben uzun yıllardır aldığım ürünlerde TM damgasını ararım ama vazgeçemediklerimizde var yine içinde. Ama bunlarda yetmiyor ya yetmiyor artık bu kadar kişinin bir hiç uğruna ölmesini yinede engelleyemiyoruz.
...............
Nerde bu dünya ya nerde AMERİKA masum bebecikler hayatının baharında insanlar katlediliyor, dayanamıyorum artık lütfen bişeyler yapılsın bu durdurulsun artık. İçim o kadar acıyor ki şu anda kelimelere dökemiyorum.
................
Yeni yıl kutlamaları için verilen reklamları görünce yazık diyorum ya , yazık bize insanlığımıza yazıklar olsun. Dünyanın bir tarafındaki masum kardeşlerimiz ağlayarak cansız bebeklerine sarılırken biz 10-9-8............heyyooo 20009 diye bağırabilip sevinç çığlıkları atabiliyorsak yazıklar olsun bize.
.................
Demek ki; acıya bu kadar alışmışız artık yanımızda biri vurularak yere düşse şöyle bir bakıp geçip gidicez evimize. Ben böyle bir hayat istemiyorum.
................
Oğlumun böyle büyümesini istemiyorum, bu kadar duygusuz ve acımasız olmasın. Haberlerde ağlayan ölen yakınlarına sarılanları görünce soruyor bana" ANNE NEDEN AĞLIYOR" ben ise boğazımda kocaman bir düğüm ve birden akan göz yaşlarımla cevap vermeye çalışıyorum "babası ölmüş annecim o yüzden ağlıyor" tekrar soruyor "ALLAH MI ALMIŞ YANINA ?" CEVAP: !!!!!!!!! aaa hadi oğlum bak arabaya bu zürafayı bindirelim hadi..
................
Söyleyemiyorum ki, oğlum bu dünyada çokkk cani var bunlar birinin can vermesiyle mutlu olan yaratıklar insan değil onlar HAYVAN.

22 Aralık 2008 Pazartesi

Unutulanlar :(

Evde kendi kumpirimizi kendimiz yaparız, ama tabi ki kasede oluyor bizimki. Olsun yinede biz ailecek bayılıyoruz buna. Çok besleyici olduğu için özellikle kışın haftada 2 kez yapmaya çalışıyorum.

Süpermarketteki atlara bir türlü rahat vermedi benim küçük redkid im

Bu fotolardada oğluşumla köstebek pasta yapışımız yer almaktadır.
Ama özellikle bu fotoda saçlarını kestirmemek için inat eden oğlumun saçlarını görüntüledim.
Bebekliğinden beri başının en üstündeki saçları (1 tutam kadar) havadadır. Ne yaparsan yap yatışmaz onlar :) Ama çok tatlılar TAVUS KUŞU gibi.

İşte buda final anı.


19 Aralık 2008 Cuma

Aman nazar değmesin bugün bana , bloğuma yazma rekorunu kırdım ben bu gün neysem şimdi artık gidiyorum kocamın yanına çay yaptı bana. Kuzuyu uyuttuk biraz keyif yapalım şimdi. Amannn saat da 00.00 tamı tamına yarın cumartesi ama ben çalışcam. Misafirlerden sonra ev berbat halılar silinecek, camlar falan filan.

...............
Dışarıda da şiddetli bi yağmur var bu havada işe nasıl gitcem ben yarın ya. Offff yorgunum bütün hafta yanlızca bir projeyle uğraştım. Ne projeymiş ama neysem bittide rahatladık. Hadi bye

Güçlü Kadınlar İçin......

GÜÇLÜ KADINLAR

> Güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri halletmeye çalışan. Anne babaları tarafından böyle yetiştirilen. Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler. Evdeki tüm tamirat, tadilat işlerinden anlarlar.
.....................
>Bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler.
......................
> Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. Hatta etraflarının yükünü de üstlenirler. Özgürlüğü severler, dik durmayı da,
......................
> güçlüdürler çünkü...>
......................
> Âşık olduklarında hissederek yaşarlar. Aşklarına kurallar koymadıkları gibi> büyük beklentilere de girmezler. Sevdiklerine problem çıkarmazlar.
..........................
>Bütün gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım
dediğinde, hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere giderler.
.................
> > Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan, yansıtmazlar çünkü.
.................
>Para var mı, işyerinde sıkıntı mı oldu,
..................
> birine canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği.
...................
> Çünkü istemezler kimse onlara acısın. Sonra da bir bakarlar ki, bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse onlara acımaz.
.....................
> Bu durum zamanla gelenekselleşir ve acınmama ile sorun çıkarmama hali yaşam tarzına dönüşür
.....................
> kadın, kaprisli kadın, tahammül edilmez kadın damgasını yerler.
.....................
>Bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz bu güçlü kadınlar!
......................
Terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da yaşayabileceğini,> içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber.
.......................
> Sonra bir dosttan, eşten, ya da tanıdıktan duyarlar ki onu terk eden gitmiş erkeğe muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya başlamış.
......................
> Erkekler çok severler böyle kadınları. Birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin.Onlara kendini erkek gibi hissettirir!
......................
>Bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır.
......................
> Mesela fatura filan yatıramazlar, anlamazlar çünkü. Nerden yatırılır onu da bilmezler. Ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü taşıyamazlar onca torbayı.
.......................
>Hep yorgun olurlar, bütün gün spor salonları, kuaför, o mağaza, bu mağaza gezerler. Akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar. akşam eşleri eve geldiğinde, bugün nereye yemeğe gidelim, diye sorarlar.
.......................
> En kötü ihtimal dışardan yemek söylerler. Zayıf kadınlar doğurdukları çocuğa bakacak gücüde kendilerinde bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır bir kere.
.......................
> Kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar. Huysuzluk da ederler, ama bu> erkeğin hoşuna gider, çünkü kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen güçlü kadının aksine, hiçbirşeyi beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar.
.......................
>Pek teşekkür etmezler, kıskançlık krizlerini de severler Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar.
........................
> Erkekler bu kadınları asla terk edemezler.
.......................
>Çünkü o güçsüz, kırılgan bir kadındır.
.......................
>Ayrılırsa kurda kuzuya yem olur. Koruyup kollanmalıdır her an o!
......................
> Zayıf kadınlar hiç çökmez, buruşmaz ve yıpranmazlar. Ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da onlardır.
.....................
>Ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğine sadece bakakalırlar

YANLIZCA GÜÇLÜ KADINLARA GELSİN BU POST (CISTAK CISTAK)

http://www.vidivodo.com/198477/yaramaz-kucuk-maymun

Ben şu vdeo ya bayıldım ya. Tüylerim diken diken oldu Anne her yerde ANNE yaaaaaa. Ühüühü ühü

16 Aralık 2008 Salı

İlk Sinema Deneyimimiz.....




Dün akşam eşim ve 1 arkadaşı sinemaya gitme kararı almış hanımlara sormadan, ilk duyunca kızdım gerçi gidemem falan dedim ama baktım biletler falan alınmış ve kalabalık bir grup gidecek oyunbozanlık yapamadım.


Aslında gitmek istemediğimden değil oğlumu evde bırakmak istemediğim için içim rahat değildi. Zaten çalışıyorum eve gel yemek ye hemen çık çocuk ne olduğunu anlamadan ,tam anne baba geldi diye sevinirken tekrar kaybetsin olacak şey değil. Eşime dedim ; "Giderim ama tek bir şartla Mert'ide götürürüm anlamam" Babamız önce bilmeki dururmu falan dedi , "valla durmazsa ben çıkar dışarıda beklerim sizi " dedim baktı benim fikrim değişmeyecek ee peki gidelim bakalım ne olacak dedi.


Gerçi babaannemiz biraz bozuldu buna ama ne yapayım zaten bütün gün zor durmuş onlarla. Pek alışık değik çünkü, birde akşam üzmek istemedim oğlumu. Neyse efendim düştük yola......


Seansdan 1 saat kadar falan önce gittiğimiz için oğlumla şöyle bir alışveriş merkezindeki oyuncaklara doğru hücum ettik. Hepsine bindi,indi :p


Yanlız şöyle bişey var bizim oğlan pek bi ekonomiktir. Jetonlu oyuncaklara çalışırken binmez çalışmadan biner. Oyuncakcıya gider seçemeden geri gelir ( Bu özelliği anası) Velhasılı her eve lazım yani bundan.



Neyse film başladı anonsunu duyduk kaptık mısırımızı suyumuzu hop atladık koltuklara. Gerçi ben korkar diye düşünüyordum ama hiç öyle olmadı dikkatli dikkatli izledi ve sordu sürekli tabiki o kadar absürtlüğü anlayamadığı için. Yarıya yakın uyudu diğer yarının sonuna doğru kalktı. Ve film bitiverince bastı yaygarayı " BANANE BİTMESİN, YİNE BAŞLASIN DİYE"


Böylelikle ilk sinema deneyimimiz başarı ile sonuçlandı 41X maşallah.


Bu arada film hakkındaki yorumum:


Ben beğendim ilk yarısında biraz uyukladım ama daha sonra iyiyidi. Daha kötü olduğunu düşünerek gitmiştim çünkü. Gitmek isteyen olursa çok bişey beklemeyin yinede.

12 Aralık 2008 Cuma

Ortaya biraz karışık

Bayram çocuğu Mert büyük annesinin yani benim annanemin evinde bayram ziyaretinde ama tabiki yine adam akıllı bi poz vermek yok. Yandan ve titrek :p


Bu da az önce sağ salim gördüğü ineğin nereye gittiğini merak eden bakışlar.



Allah tan bayramın 1. günü hava 1 gün öncesine göre biraz daha iyiydi de çocuklar kesimden sonra bahçede büyükler etrafı toparlarken oynadılar. Arka fonda da Elvan ve Kağan görülüyor.

Bu oda bizim her ne kadar adı oturma odası olsada önceden oturmadığımız ama Mert biraz büyümeye başlayınca vazgeçemediğimiz mekanımız. Görülmese de koltukların üzerinde örtü var bazen halının üzerinde de oluyor aynı tür örtülerden. Ne yapayım çalışan anne olunca her zaman halı silmek çokkkk zor.

Ve her akşam alışık olduğumuz manzara bize kızınca hemen TV kapatılır.

Tapattım işşştee....

9 Aralık 2008 Salı

Bayramlar bir başka güzeldir herzaman, ben eski bayramlar demiyorum hiç çünkü bayramın eskisi olmaz bayram he bayramdır. Yine çocukluğumdaki gibi günler öncesinden heycanlanmaya başlıyorum. Amaçlar farklı olsada tad hep aynı tad benim için.
Çocukken bayramlıklarımızı giymek ve bayram harçlıklarımızla bakkala koşacağımız için sevinirdim şimdi ise uzun süredir görüşmediğimiz akrabalarımıza gidip herkesin gözlerindeki sevinç pırıltılarını görmek için heyecanlanıyorum.
Ve şimdi ise 3 yıldan beri canım oğluma bunu yaşatmaya çalışıyorum. Bu sene daha bir anlıyor herşeyi, 1 hafta öncesinden sürekli bayramla ilgili cümleler kurdum( Bunları bayramda giyeceksin, bayramda gideriz v.s.) ve gerçekten o da bayramı büyük bir sevinç ve merakla bekledi. İnşallah bayramları her zaman önemser.
Arife günü akşamı annemlere gittik yine herzaman ki gibi. Onlar bizim bulunduğumuz ilçeye 11 km mesafede başka bir ilçede oturuyorlar. Kurbanımızı orda kesiyoruz bizde hep beraber, sabah gitme riskini göze alamadık geç kalmaktan korktuk. Öğleye kadar işimiz bitti . Rabbim kabul eder inşallah.
Ayrıntılara sonra giricem çok uykum geldi. Yarın ağır misafirlerim var (Kayınvalidemler) Hadi kolay gelsin bana :p

Kurban bayramımız mübarek olsun



Kurban, kurban bayramı günlerinde ibadet niyetiyle belli hayvanlardan birini keserek yapılan bir ibadettir. Kurban, Allah Tealâ'nın ihsan buyurduğu varlığa bir teşekkürdür.


Kurban ibadeti İslâmiyetten önce de vardı Cenab-ı Hakk'ın dostu olma şerefiyle şereflenmiş bir peygamber olan İbrahim (a.s.) bir adakta bulunmuş, bir oğlu olduğu takdirde onu Allah'a kurban edeceğini adamıştı.

Aradan geçen zaman içerisinde oğulları olmuş ama o, adağını nasılsa unutmuştu. Rüyada oğlunu kurban ediyor görmüş ve irkilmişti.

Hz. İbrahim bu rüyayı üç ayrı gece görmüştür. Peygamberlerin rüyası vahiy olduğu gibi onlar tarafından yapılan tabirleri de vahiydir. İbrahim a.s. da rüyasını, oğlunu kurban etmesi gerektiği şeklinde tabir etmiş ve böylece bu tabir de vahiy olmuştur.

Artık Hz. İbrahim'in bu vahyi yerine getirmesi gerekiyordu. Elbette bu çok zordu ama Allah'tan aldığı vahye uymaması daha zordu.

İbrahim a.s büyük bir imtihan karşısında olduğunu anladı. Hiç tereddüt etmeden Allah'a teslim oldu ve durumu oğlu İsmail aleyhi's-selâm'a açmaya karar verdi.


Şimdi konu ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'in açıklamalarını dinleyelim: Allah Teala buyuruyor:


"İbrahim 'Ey Rabbim, bana iyilerden (bir oğul) ihsan et' dedi. Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Oğlu yanında koşacak çağa gelince, 'Ey oğlum, ben seni rüyamda boğazladığımı gôrüyorum, bir düşün, ne dersin ?' dedi. (İsmail) Babacığım, sana ne emrolunuyorsa yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.' dedi. Her ikisi de Allah'a teslim oldular (Allah'ın emrine boyun eğdiler).


İbrahim, oğlunu şakağı üzerine yatırdı. Biz de ona şöyle seslendik: 'Ey İbrahim, rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı.' Dedik ve ona (İsmail'e karşılık ) büyük bir kurbanlık fidye verdik.


Kendisine sonradan gelenler için de iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İbrahim'e. İşte biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Çünkü 0, bizim mümin kullarımızdandır." (1)


Görülüyor ki, Kur'an da Hz. İbrahim'in gördüğü rüyanın vahiy olduğunu teyit etmiştir.


Çünkü Cenâb-ı Hak kendisine seslenirken: "Ey İbrahim, gördüğün rüyaya gerçekten sadakat gösterdin." buyurmuştur. İbrahim a.s, Allah'ın emrine boyun eğerek oğlunu kurban etmek üzere şakağı üzerine yatırınca Cenab-ı Hak, İsmail'in yerine bir koyun kurban etmesini emretmiştir. Bu, Allah'ın insanlığa büyük bir lütfudur.


Allah, insanları Hz. İbrahim'in aracılığı ile insanı kurban etmekten korumuş olmasaydı muhtemelen insanlar, insan kurban etme, gibi korkunç bir geleneğe sahip olabilirdi ve insanları bu korkunç gelenekten kimse de kurtaramazdı. İbrahim a.s oğlu yerine Cenâb-ı Hakk'ın kendisine gönderdiği koçu kurban etmiştir. Böylece kurban Hz. İbrahim'den sünnet olarak bize intikal etmiştir.


Kurban, insanın Allah'a yaklaşmasına ve O'nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. "Kurban"kelimesinde bu mana vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim (a.s.) gibi Allah'a ve O'nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O'nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur. Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her şeyde esas olan iyi niyettir. Kurbanda da böyledir, iyi niyet ve ihlas esastır.


Bakınız, bu konuda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor: "Onların (kurbanların ) ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır. Fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır.'' (2) Esasen Allah Teâla ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder. Maide suresindeki şu ayet-i kerimeler bu konuyu bir örnek vererek açıklıyor. Allah Tealâ buyuruyor. "(Ey Muhammed) Onlara Adem'in iki oğlu ile ilgili haberi hakkıyle oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti (Kurbanı kabul edilmeyen ötekine). -Seni öldüreceğim, demişti. Diğeri ise : - Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder, dedi ve devam etti : "Allah'a yemin ederim ki sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.'' dedi. (3)Görülüyor ki, kurban kesenlerden biri iyi niyeti ve Allah'tan korkması sebebiyle sunduğu kurban kabul görmüş, diğeri ise kötü niyeti sebebiyle kurbanı kabul edilmemiştir. Sevgili Peygamberimiz de bu konuda şöyle buyurmuştur :


"Amellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur.''(4) Kurban, İslâm'daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın bir başka örneğidir. Her gün dünyada sayısız hayvan kesilir ve bundan çoğunlukla varlıklı kimseler yararlanır. Halbuki kurban bayramında kesilen kurbanlardan daha çok yoksullar ve hayır kurumları istifade eder.

27 Kasım 2008 Perşembe

Çok üzüldüm çokkkk.

Az önce bir bloger ın yazdıklarına rastladım ve içimi derin bir sıkıntı kapladı. Öğretmenler hakkında çok kötü şeyler yazmış. Adını vermek istemiyorum aslında eminim oda üzülmüştür sonra gelen yorumlardan. Evet ilkokul çağları çocuklar için çok önemlidir. Kötü öğretmenlerle karşılaşılabilir ama burda en büyük suç ailenin değilmi. Aile dediğin çocuğunun akşam okuldan geldiğinde gün içinde neler olup bittiğini sormalı veya yüzünden anlamalıdır. Gerçekten öğretmeninin sorunlu bir tip olduğunu fark edince hemen öğretmenini değiştirmeli, neyse efendim. Benim eşimde öğretmen ben biliyorum nasıl fedarkarlıkla nasıl çilelerle çalıştığını. Sırf okulunda maddi yönden vasat olan çocuklar olduğu için öğle yemeği aralarında ÖSS hazırlık kursu veriyor hemde hepsine birer tane test kitabı hediye ederek. Karşılığında bişey bekliyormu evet bekliyor aslında sadece SAYGI VE SEVGİ. Benimde sorunlu öğretmenlerim oldu ama bu işi canıyla başıyla yapan öğretmenlerimde. O yüzden diğerlerine bakıpta hepsini kötülemem çok büyük hata olurdu onlara zaten öğretmen demiyorum. Onlar zamanında torpille falan öğretmenliğe girmiş lise mezunu insanlar bence. Kötüller yanlızca öğretmenlerde yok, organ mafyasına çalışan canımızı emanet ettiğimiz doktorlar, terör örgütüne çalışan askerler yokmu var tabi ama biz yinede öyle olmayanlarına güveniyoruz ve çokkk seviyoruz.

LÜTFEN BU İŞİ LAYIĞIYLA YAPANLARA ÇAMUR ATIP DA KALPLERİNİ KIRMAYALIM.

18 Kasım 2008 Salı

Az önce oğluşumu uyuttum yaşasın! Aslında gecenin 12 si çok geç bile ama ne yapayım yaklaşık bir haftadan beri benim kuzumda bi haller vardı. kadar uykusu olsada bağırıp çağırıp yinede uyuak istemiyordu. Artık 1-2 kaçta uyumaya ikna edebilirsek :(

Ama güzel olan taraflarıda var bu değişimin mesela; artık babasıyla zaman geçirebiliyor evet ençok buna seviniyorum aslında. Hiç değilse bulaşıklarımızı hemen yemekten sonra yıkayabiliyorum ( Bu arada şu bulaşık makinasından nefret ediyorum, kirlileri yerleştirmesi güzelde birde boşaltmak olmasa offf bu beni öldürüyor. Bazen boşaltmadan içindekileri kullana kullana bitiriyorum)

Bu arada artık çok güzel konuşuyoruz Türkçeyi çözdük yani.

Örnek :

KOMACAN Kocaman oldu
KAMBİYON Kamyon
OPTODÜS Otobüs
vs.vs.vs.

Birde benim oğlum artık annesinin babasının işini, ev adreslerini söylyebiliyor. Adlar ve soyadlar çoookkktan öğrenilmişti.

Yanlız bugün öksürmeye başladı ne yapacağımı bilemiyorum galiba sabah doktora yolcuyuz. Kışın hergece çalıştırdığımız nem makinasını kullanmaya başlamamıştım ondanmı acaba. Şu kalorifer çok güzel şey de birde havayı kurutmasa :((

10 Kasım 2008 Pazartesi

Orda bir köy var uzakta.....

Nerden çıktı bilmiyorum ama köyümüzü anlatasım var. Tek katlı evleri, yemyeşil bahçeleriyle bir cennet sanki; Eskiden köyümüz şimdiki yerleşim yerinden 5-6 km daha yukarıdaydı. Demir madeni bulununca maden şirketi herkeze şimdiki yerleşim yerinden birer arsa ve malzeme verip köyü aldı. Şimdiki köyümüzde çok güzel ama benim hayal meyal hatırladığım kırmızı topraklı mis kokulu köyümüz daha güzeldi.

2 hafta önce hafta sonu düğün sebebiyle gittik , ben mert,annem,teyzem ve çocukları yani cümbür cemaat. Şansımızdan hava bayağı soğuktu ve benim merti mantar toplamaya götürme hayallerim suya düştü. o evde annemle birlikte kaldı. Biz çıktık yola......

Evde kalan oğlum bahçede çapa yaparken

Gerçi telefon çekimi olduğu için çok kötü amma yinede çok hoşuma gitti. Hep istediğim gibi adam gibi adam bir oğlum var. Her işten anlar mızmızlanmaz, kolay kolay ağlamaz ama çok merhametli ve sevecen. Gelinim çok şanslı olacak böyle devam ederse...

Hiç ilk defa yapıyor gibi görünmüyor. Sanki kırk yıllık çiftçi ( yirim ben şeniiii )


Aman ne gayret ne gayret

Toprağı inceleyen çılgın jeolog

Gelelim efendim eski köyümüzde mantar toplama maceramıza. İşte bu eski köyümüzün yolu miss gibi çam ve toprak kokan o güzel köy.
Tam şu sağda okul varmış çook eskilerde annem babam orda okumuşlar ilkokulu, ve babam taaa ozamanlardan sevmiş annemi.

İşte bütün köy böyle kıpkırmızıydı madenden dolayı. Köyde yıkılmayıp kalan yanlızca şu görünen ev...

Burası köyün göleti. Önceleri çok büyük ve daha aşağılardaydı ama sürekli suyu çektikleri için artık azaldı. Çokda kötü bir hikayesi var annemler daha çocukken bir arkadaşları bu gölette boğulmuş ve ancak bir ay sonra bulunabilmiş cesedi, işte okadar derin ve büyüktü zamanında. Çocukken hep ürkerek bakardım sanki o çocuğu görecekmişim gibi hissederdim.
İşte tam şu sol tarafta mantar aradık ama yanlız 1 kova toplayabildik oysaki kovamız dolduğunda ne yapacağımızı bile tartışmıştık yolda :(

Bu eski belkide 60-70 yıllık bir fırın

Bunlarda madenin lojmanları. Artık kullanılmıyor ama tesisin hemen üstünde olduğu için yıkılmamışlar.

İşte bu da gölete kuşbakışı.


İşte bu kaya parçasıda eski köyümüze ait bütün taşlar bu renk Mor-mavi-kırmızı-pembe karışımı. Hele bir tane bulmuştum küçükken güneşte göz alıcı şekilde parlıyordu. İşte böyle artık o köy yok aslında artık o komşuluklarda yok.

Pazar...

Pazar günü elektriklerimiz kesikti ve bir rivayete göre 5 den önce gelmeyecekti. Bizde öğle uykumuzdan önce sitemizin yanındaki parka gittik. Mert çok eğlendi.


Sallandı, kaydı, jimlastik (yapsit) yaptı. Eve zor soktuk sonra valla.

Bu da anne ve oğluşu

Daha sonra evimize geldik, yıkandık paklandık ve 2 de vurduk kafayı 4.30 da kalkmışız evet ailecek uyuduk .




Browni hımmm nefis....

Evet cumartesi misafirlerim geldi, ben daha önceki postta anlattığım üzere cuma gecesi browni tarifi avına çıktım ve süper bir tarif buldum.Ama malesef makinamı bulamadığım için foto yok :(

Browni

Sos:

2 bardak süt
2 dolu kaşık pudra şekeri (ben toz şeker kullandım)
2 dolu kaşık kakao
çikolata ( Kare çikolatanın yarısı yada hepsi)

Kek:

3 yumurta
2 bardak şeker
2 bardak un
3 kaşık kakao
1 bardak sıvı yağ
1 bardak süt
1 pk. kabartma tozu
1 pk. vanilya

Yapılışı:

E anlatacak bişey yok aslında keki kek gibi pişirdim 180 derecede borcam tepside, pişince kare kare kesip üzerine daha önceden hazırlayıp soğuttuğum sosu döktüm. Tepsinin üzerini soğuyunca folyoyla kapattım ve sabaha kadar buzdolabına attım.

Sonuç: Süper oldu daha önce hiç bu kadar güzelini yememişim. Hem çok hafif hem lezzetli.
Haaa bu arada kek ssıcak sos soğuk olacak

( Bloğun ismini bulamadığım için belirtemiyorum, ama arkadaşım süper bir tarif teşekkür ederim.)

Şimdide yeni uyguladığım bir poğaça tarifini sunayım izninle sevgili günlük


Süper nefis poğaça

Malzemeler:

1 subardağı süt
1 su bardağı ılık su
1 su bardağı sıvı yağ
2 pk. instant kuru maya
2 yumurta (sarılar üzerlerine)
5 tatlı kaşığı toz şeker
2 tatlı kaşığı tuz
ve un

yoğurduktan sonra kabarana kadar bekletiyoruz, daha sonra isteğe bağlı içine lor yada patates- kıyma harcını koyup pişiriyoruz. Ben şahsen bazılarını boş pişirip piştikten sonra kesip içine ince bir dilim peynir koydum.

Yorum: Hıııııımmmmm nefis ,süper,enfes v.s.



Neyse geçelim c.tsi akşamına

Oğlumun ve benim canım çok sıkıldı misafirlrimiz gittikten sonra babamıza bizi gezmeye götür diye tutturduk ama malesef şanssızlık gidemedik evde mısır çay akasya durağı keyfi yaptık. İştahımızı pazara sakladık.

7 Kasım 2008 Cuma

Bu gece uzun olacak besbelli.......

Mert'imi az önce uyuttum, bari hazır kocacım çamaşırlamızı asarken geçtim bilisayarın başına. Öncelikle efemm çok güzel ve hareketli bir akşam yaşadık yavruşumla. Yarın misafirlerimiz gelecek bu yzden şölee güzelce bi mutfağımızı temizledik, yeni aldığımız mutfak örtülerimizi serdik (yaklaşık 2 ay önce aldım ama kıyıpta bir açamadım dı) ,sonracıma buzdolabımızı temizledik hemide minik kuzumla, curcunayı düşünün artık. Pek eğlendi yani eğlendik. Oynadık, şarkılar söyledik,etrafı dağıttık. Haaa bu arada yanlızdık bu akşam biz babamız maça gitmişti.

Off aslında çok canım sıkkın ofiste işler boyumu geçti boğuluyorum bir taraftanda evimizin dibine geçen yıl bir bina yaptılar 4 katlı , bizde 4. katta oturuyoruz ve mutfaklarımız çokkk yakın hani elimizi uzatsak ... o kadar yanii. Ama oturan yoktu taaaki düne kadar evet birileri taşınıyor , çok sinir oldum yaaa görünce. Offf yazın artık dip dibe balkonlarda kahve muhabbeti yaparız, öncki yazlar ne güzeldi ışığı kapatıp uzanıyorduk bile. Amaaan ne yapalım iyi insanlara benziyorlar belkide iyi olur onlarında küçük bebekleri var hayırlısı olsun artık .

Neysem şimdiki asıl sorunum aslında yarınki misafirlerime ne yapıcam.. Öfff aklımada bişey gelmiyoki , browni mi yapsam acaba tatlı olarak :( aslında ne yaparsam yapayım hemen 2 çşitini bu gece yapmalıyım... Aneyy saatte şu an itibariyle 00.00 Hadi günlükcüm kaçtım ben, bi gireyim şu pembiş mutfağıma bakiim ilham gelecek mi? Haydinn iyi geceler.

24 Ekim 2008 Cuma

İmdattttttt

Offf ya offf galiba oğlumun 1 dişi çürüdü yaaa çok üzülüyorum. 3 günden beri geceleri uyuyamıyor ve dişinin acıdığını söylüyor bu çürümelerin önüne nasıl geçicem ben ya oysaki kesinlikle çocuğumun dişlerinin çürümesine izin vermiycektim hani ne oldu şimdi. Dişleri bana mı çekecek yoksa hep sorunlu fırçalasada çürümek için yer arayan türden. Dişlerinide fırçalamıyoki edepsiz ne yaparsam yapayım olmuyor işte lütfen biri beni kurtarsın.....

......

Hafta sonu dayımız bizde kalmıştı ve hep beraber alışveriş merkezine gittik. Mert yürüyen merdivenlere bayılıyor ve artık hiç yardım almadan kendi inip kendi binebiliyor. Tabiiki biz arkasında yardıma hazır bekliyoruz.
Bütün jetonlu oyuncakların hepsine tek tek bindi ama çalışmadan. Çalıştırılmasını istemiyor korkuyomu ne.


Babasıyla maç bile yaptılar....

Evet sonra korkulan mekan göründü oyuncakçı, ama korktuğumuz kadar olmadı bu kez sadece bir tane istedi.

Ama yanlız hala başka seçenekleride gözlemliyoruz.

Ve en sonunda vitrinde gördüğümüz motorda karar kıldı bizim küçük prens...


Ve mutlu son....

İşte aldığımız oyuncak motor. Sarı renkli bilmem kaç tane parçalanan motordan sonra oyuncak sepetimize 1 sarı motor daha ekleniyor. Ömrü kaç gün yada saattir bilmiyorum yani bakicez. Aslında kesinlikle oyuncak almamaktı kararımız ama o kadar yalvardı ki aldık işte sonunda yine o kazandı :p Ama galiba bu kez gözü korktu oyuncak alınanlı 5 gün oluyor hala sağlam :D


Sonra bişeyler yemeye karar verdik. Bu benim oğlumla her zaman çok zor olmuştur ama göze aldık. Kendi mama sandalyesine hiç bir zaman 1 evet yanlızca 1 dakikadan fazla oturmayan oğlum orda mama sandalyesinde yemek istedi ee kırmadık tabi oturtduk.

Sonrada pizza ve patates kızartmalarını götürdük.

Ne kadar hamileyken asla oğluma kızartma v.s. gibi şeyler yedirmeyeceğim dediysemde malesef hayatın gerçekleri acımasız işte :((( Yemek yemeyen çocuğunuz varsa aman doysun bişeyler yesinde patates kızartması yesin bile diyebiliyosunuz.
Günün özlü sözü; ASLA ASLA DEME.

L.O.S.T.

Lost 5. sezon 1 Ocak'ta Because You Left bölümüyle başlayacak.
Dizinin yeni sezonu 17 bölüm olacak. Sezon 5 neden geri dönmek zorunda olduklarını anlatırken, sezon 6 geri döndüklerinde neler yaşandığını anlatacak.
Dizide Claire karakterini canlandıran Emilie De Ravin, dizinin bu sezonunda karşımıza çıkmayacak fakat 6. sezonda tekrar diziye dönecekmiş.

Bağımlılık yaratan bir dizi bu kocacımla birlikte Mert' i uyutup az açmadık hemen DVD yi .( Bu arada tv.den izlemedik yani bekleyemedik bölümleri hemen aldık dvd lerini) Sonra gecede 3-4 bölüm ve uykusuz gözlerle sabah işe git amaaaa değmedi mi bence değdi. 5. sezonu heyecanla bekliyoruz. Ama Tr. de henüz 5. sezona çoookkkk olduğu için inşallah bir yerlerden buluruzda izleriz.

Ha bu arada ben sawyer 'a bayılıyorum ama bunu bizimki sakın duymasın yasaklar valla diziyi . Garip bir kıskançlık anlayışı vardırElin gavuru beni nerde görecekse.. Neysem boşver şimdik fragmanını izliycem bakalım nasıl olaylar varmış daha sonra o bir türlü yayınlayamadığım hafta sonu fotoları yer alacak.


20 Ekim 2008 Pazartesi

Hafta sonu...

Buaralar çok sinirli olduğumuzdan daha önce bahsetmiştim. Yanlız şöyle bişey var acaba yanlızca benim oğlum mu çok sorunlu acaba. Kime bu konudan bahsettiysem bu kadar sorun yaşamadıklarını söylüyorlar yada zamanla unutuyor insan ama şuna eminimki 2. bir çocuk istemiyorum yada en az 8-9 yıl. Sürekli bir stres bir koşuşturma içerisindeyiz ne kendi kendine oyun oynuyor ne de benim yanımdayken uslu duruyor. Tabi ki saksı gibi çocuk olmaz nereye bırakırsan orda oturan ama bu kadar da fazla galiba.
Bir de uykudan nefret ediyoruzki sormayın, normalde akşam 9 gibi uykusu geliyor ve film ondan sonra kopuyor. Sürekli mızırdanma, etrafı dağıtma oyuncakları fırlatma ve sorun çıkarma hatta sonrasında hıçkırıklarla ağlama.
Hadi artık kendi kendine uyumasını geçtim de bari sallayınca uyusa. Uyuyacağını anlayınca başlıyor bağırmaya hayır uyumak istemiyorum, uykum yok, parka gidelim, acıktım, çorba içelim, kurabiye yapalım. Yani gecenin 12 si ya insaf.. Diyorum ya benim kuzu uykuda geçen zamanı boşa sayıyor bu yüzden kesinlikle uyumak istemiyor. Artık bayılacak ozaman uyuyacak (Sallanarak tabiki) Bu bebekliğinden (yaklaşık 8. aydan ) beri böyle hele birde işten 7 de gelip yemek yapıp, bulaşıkları yıkayıp, oyun oynayıp yargunluktan öldükten sonra bu uyutma işi beni öldürüyorrrr ya. Hep kendimi teskin ediyorum ( bu günler geçecek kocaman adam olacak ozaman kucağına gelmek bile istemeyecek bu günlerin kıymetini bil diye)
Pazar günü hiç bir iş yapmadım, babamız saat 16 dan 21 e kadar evde yoktu ee bizde yanlızdık sadece oynadık, mamalar yaptık yedik! içtik birbirimizi gıdıkladık,balkonda oynadık biraz, birazcık gezdik. Ama akşam yine yaygara koptu uyku konusunda. Offf offff geçer bu günler diyorum ama bir çocuğun küçükken uykusu neyse büyüyüncede öyle oluyor yani ben daha uzun yıllar hadi oğlum okula gideceksin yat artık kelimesini binlerce kez tekrarlayacağım.
Aslında hafta sonunu yamayı düşünüyordum amma bu konu ağır bastı. Hadi bakalım inşallah akşam yani gece minik kurbağacığımı uyuttuktan sonra eklerim belki.

17 Ekim 2008 Cuma

Evde iki başına...

Saat 12.30 gibi oğluşumu uyutabildim ve geçtim bilg. başına bloğa yüklenecek bissürü foto var ama yükleyecek adam yok. Neyse bari taaa eylülden kalma çok güzel bir akşamın fotolarını yükleyeyimde içimde kalmasın yani. Bu akşam kardeşim bizde benim kocayla bilg. oynuyorlar :) bende koydum laptopu yere bir taraftan onları izlerken bir yandan bazı blogları gezdim eee bunlarıda eklemeden geçemedim.
Oğlumla başbaşa yanlız kaldığımız bir akşam (ilk kez) oğluşumla demledik bitki çayımızı üzerine meyve, bisküvi ohhh şöyle başbaşa takıldık işte. Oyuncaklarımızla oynadık yani güzel bir akşam geçirdik.

Bu ünlü selocanımız. Mert daha bebecikken türkcell reklamını çok sevdiği için belki oynar diyerekten almıştım ama malesef umduğum gibi olmadı. O akşam onunla fotoğraf çektirmek istedi e bende kırmadım tabiki.
Yanlız bu arada surata dikkat zorla gülümsemek bu olsa gerek.


Daha sonra bowligle devam ettik oyunumuza



15 Ekim 2008 Çarşamba

E sonunda yaklaşıyoruz.

Anne&Oğul

Bayramda Babanne ve dedemize gittik Balıkesir'e, babamızın amcalarına bayram ziyareti sebeiyle bir çıktık sabah evden akşama zor girebildik.Bayram ziyaretlerimizi tamamladıktan sonra ver elini Atatürk parkı. Bu park yeni yapıldı eskisi tamamen yıkılarakve süper olmuş biz bayıldık bu kadar gezmemiştik içini daha önce.
Botanik göldeki balıkları inceliyoruz.

"Anne bi sürrü var valla"

Bayılırız böyle merdiven falan inip çıkmaya..

Yine anne&oğul

Valla bu biraz gereksiz gibi olmuş galiba aman neyse diğer fotoya bakalım bakalım :p

" Acaba şimdi ne yapsam"

"Yuuppi burası süper ya"
Benim hiperaktif çocumm malesef atlamadan ,zıplamadan,koşmadan duramaz. Bu eğimli bisiklet parkuru bizi biraz rahatlattı. Bisiklet falan yoktu ogün Mert bi aşağı koştu bi yukarı bizde biraz oturduk yaniii.


"Anne bapıyosun"

" Öff içide çok kumluymuş gitti bayramlıklar ya"

Zorla çiçeklerin başına geçirilip fotoğrafı çekilen zavallı çocuğum.

links

About This Blog

links

About This Blog

Blogger templates made by AllBlogTools.com

Back to TOP